Zihnimiz sonsuz olasılıklara açılan bir kapı da olabilir, bizi sonsuza kadar hapsedecek bir zindan da… Pekala, hangisinin hakikat olduğunu nereden bileceğiz?
Derinlere gömdüğümüz acılarla, yüzleşmek istemediğimiz gerçeklerle müsabakadan hayatımızı sürdürmemiz mümkün mü?
İnzivaya çekildiği dünyasında hayata tutunmaya çalışan bir adam ve geçmişin hayaletlerini peşine takıp getiren gizemli bir kız…
Yepyeni bir okuma
Bu kıssada başlarına gelen tüm olumsuz olayların içinden burnu bile kanamadan çıkıveren kahramanlar yok! Yaralarını taşıyan, acılarını son raddesine kadar yaşayan gerçek bireyler var.
Şehnaz Tuna’nın yazdığı Unutulamayanın Tutsaklığında yesyeni bir okuma sunuyor.
Kitap ne anlatıyor
Tek başına ve yalnızca gününü yaşayan bir adam… Alacakaranlıkta ortaya çıkan gizemli bir kız… Bir ortada yaşamaya başladıklarında yavaş yavaş ortaya dökülen geçmiş ve gizli gerçekler…
Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma üzere makus bir huyu vardır ne yazık ki! Ne kadar derine gömersen göm, hayaletler yine canlanır, tesadüfmüşçesine önüne çıkar.
Sayfa: 232
Karanlıkla yüzleşme
Tek gayeleri içinde yaşadığın cehennemle yüzleşmeni sağlamaktır. Diğer türlü ne hayaletler ne de sebep oldukları acılar tutsaklıktan kurtulabilir.
Refik bir yandan geçmişin kapılarını açan gizemli kızı anlamaya çalışırken bir yandan da içindeki karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Yaşadıkları, onun akıl ile mecnunluk ortasındaki çizgide kalma savaşı haline gelecektir. Acılarını yaşamadan, yarım kalan işi bitirmeden kimse huzur bulamaz, bedeli mecnunluk olsa bile…